Gönderen Konu: Atatürk Köşesi...  (Okunma sayısı 237356 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #180 : Kasım 11, 2009, 18:23:34 »
  Demek ki, söylenen selamlaşma kelimesi aslolan değil niyettir. Bunu her dilde söyleyebiliriz.
 Her gördüğümüz ve duyduğumuz arapçayı da Kuran dili sanmayalım lütfen. !
 Kusura bakma Ümit, öncelikle sana ve düşündüklerine saygı duyuyorum ancak din ona inanan herkesindir. Din alimi elbetkide vardır (din adamı değil). Ancak yukarıda aktardıklarım Kuran-ı Kerim'de var olan şeylerdir. Bunu konuşmaktan da (kesinlikle saygı ve gerçekleri yitirmeden) sakınca yoktur. Zaten zamanında bunlar bilinmediği, konuşlmadığı, araştırılmadığı için bir imparatorluk o hale gelmedi mi? I. Dünya Savaşında bazı emperyalist güçler Müslüman arapları! Müslüman Türklere karşı nasıl ayaklandırdı sanılıyor, Lawrence sadece tek kişi idi mi sanılıyor acaba? Daha onun gibi niceleri vardı ve halkı yönlendirmek için kullandıkları yollar biliniyor. Ayrıca dinimizde, İslamiyette verilen mesajlara dikkat etmek gerek, kendi algılayışımıza, işimize gelene göre değil, örfe göre değil.
 Tüm bunların üzerine şu soru güzel olur kanısındayım; Sizce Türkler İslamiyeti neden kolayca seçmiştir? !!!

 Not: Konumuz elbetkide Atatürk ve onun bu ulusa, halka vermek istedikleri. Unutmayın her konuda (Din, ilim, Teknoloji, vs.) bu halkın gözü Atatürk sayesinde açılmış ve bilgilenmiştir.

Toyota Club Türkiye

Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #180 : Kasım 11, 2009, 18:23:34 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • DEPREMDE ŞEHİT OLAN MESLEKTAŞLARIMA AÐLIYORUM...
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 13 kere teşekkür etti
  • 15 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #181 : Kasım 14, 2009, 01:40:44 »
Bugün açılım konuşmalarını dinledim de... Bu meclis hiç bir açılımı çözemez... Hiç bir inkılâp niteliğindeki kanunu çıkaramaz... Bir damla ümidim varsa bile o da eridi gitti...

Gazi Paşa iyi ki toprakta... Hani hep deriz ya, görseydi bu günleri gerçekten yığılır kalırdı...
2013 TOYOTA COROLLA D4D ADVANCE MANUEL
İNCİ BEYAZI

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #182 : Mart 27, 2010, 22:57:21 »
Atatürk'ün Kürt'ler İle İlgili Görüşleri

“İKİ HALKI ÇARPIŞTIRAN HAİNDİR!”

Mustafa Kemal’in, 17 Eylül 1919 günü, İstanbul’daki Senato Üyesi Fuat Paşa’ya gönderdiği mektuptan:“...Bu Başbakan’ın (Damat Ferit) cinayetlerine ortak olan İçişleri ve Savaş İşleri Bakanları da ulusun sesini boğmak, yasal bir toplantısını (Sivas Kongresi) tanımamak, Kürt’ü Türk’ü birbirine düşürerek, Müslümanlar arasında çarpışmalara neden olmak gibi haince girişimlerde bulunuyor...”

(Atatürk’ün Özel Arşivi’nden Seçmeler, Kültür Bakanlığı Yayını, Sayfa: 71)

BELGE:2

“KÜRT,TÜRK KARDEŞİNDEN AYRILMAYACAK”

Mustafa Kemal’in, 3. Ordu Müfettişi olarak Amasya’dan, Erzurum’daki Kazım Karabekir Paşa’ya gönderdiği, 24 Haziran 1919 tarihli mesajın ilk maddesi:
“1- Mr.Novil adındaki bir İngiliz Yüzbaşısı, Urfa’dan Siverek yoluyla Viranşehir’e giderek, Milli aşiretlerinin ileri gelenleriyle görüşmüş ve Urfa’ya dönmüş. Osmanlı hükümeti için çok kötü propağandalar yapmış. Ancak aşiret reislerinden aldığı kesin cevaplara sevinmemiştir. Kürtler, Türk kardeşlerinden kesinlikle ayrılmayacaklarını, bu uğurda son kişilerine varıncaya kadar ölüme hazır olduklarını söylemişler. Ayrıca İngilizler’in kendilerine vermek istediği önemli miktardaki parayı almayarak namus ve yurtseverliklerini göstermişlerdir...”

(Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Nimet Arsan, Sayfa: 43)

BELGE:3

“KÜRTLER OYUNUN FARKINA VARDI”

Mustafa Kemal’in, Sivas’tan 24 Eylül 1919 günü, Amerika Birleşik Devletleri İnceleme Kurulu Başkanı General Harbord’a gönderdiği ayrıntılı rapordan:
“İmparatorluğu bölmek ve Türkler ile Kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir Kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere Kürtler’i kışkırttılar. İleri sürdükleri tez, İmparatorluğun nasıl olsa dağılacağıdır. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. Her türlü casusluğa başvurdular. Noil adında bir İngiliz subayı, uzun süre Diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. Ama bizim Kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak, O’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...”

(Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Nimet Arsan, Sayfa: 74-84)

BELGE: 4

“TÜRK,KÜRT,ÇERKES KARDEŞİZ”

Mustafa Kemal’in, Ankara’dan, Çerkes Ethem’in ağabeyi Reşit Bey’e gönderdiği 7 Ocak 1920 tarihli telgrafından:
, “konu dışı olarak, şunu da belirteyim ki, Anzavur’un alçaklığı, kendisine ve kışkırtıcı olan İngilizler ile ayakçılarına yöneliktir.Bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan Çerkez kardeşlerimiz, hepimizin övdüğümüz baştacımızdır. Asıl, bugün düşmanlarla çevrili Türk, Kürt, Çerkez ve diğer din kardeşlerimizin elele vermesi, sarsılmaz bir bütün oluşturmaları, namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur...”

(Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 34, Belge no: 849 )

BELGE: 5

“KÜRTLER, TÜRKLERLE BİRLEŞTİ”

Mustafa Kemal’in, “NUTUK” adlı eserinin, “Samsun’a Çıktığım Gün Genel Durum ve Görünüş” başlıklı bölümünden:
“Anadolu halkı, baştan aşağı bölünmez bir bütün haline getirildi. Bütün kararları, bütün komutanlar ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. Vali ve mutasarrıfların hemen hepsi bizden yanadır. Anadolu’daki ulusal örgütler ilçe ve bucaklara kadar yayıldı. İngiliz koruması altında bir bağımsız Kürdistan kurulmasıyla ilgili propağanda ortadan kaldırıldı ve bu amacı güdenler yola getirildi. Kürtler Türkler ile birleşti...”

(Nutuk, Türk Dil Kurumu, Ankara, 1976, Sayfa: 15)

BELGE: 6

“KÜRDİSTAN’I AYAKLANDIRIYORLAR!”

Mustafa Kemal’in, Nutuk adlı eserinde yer alan ve 6. Kolordu Komutanı’nın, Padişah’a gönderdiği mektuptan söz ettiği bölümden:
“...komutanlar, mektupta hükümetin savaş yoluna gidep kongreyi basarak Müslümanlar arasında kan dökmeye kalkıştığı ve Kürdistan’ı ayaklandırarak, yurdu parçalatma planını da para karşılığında yüklenmiş olduğu belgelerle anlaşıldığından, hükümetin bu işte kullandığı adamların bozguna uğrayarak kaçmak zorunda bırakıldıklarından söz ediyorlar...”

(Nutuk, İnkılap Yayınevi, Ankara,1966, Sayfa: 100)

BELGE: 7

“KÜRDİSTAN’A OTONOM YÖNETİM!”

Altında “Büyük Millet Meclisi ve Mustafa Kemal” imzası bulunan ve El-Cezire KomutanıTuğgeneral Nehat Paşa’ya gönderilen masaj:
“Kişiye Özel.

El-Cezire Cephesi Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa Hazretlerine,

1-Aşamalı olarak, bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu bir biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. Kürtlerle dolu bölgede ise, hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız.

2-Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtler’in bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerinikurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları BMM (Büyük Millet Meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. Kürdistan’daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cehpesi Komutanlığı’nın görevidir.

3-Kürdistan’da Kürtler’in Fransızlar ve özellikle Irak sınırında İngilizler’e karşı düşmanlığını silahlı çarpışmayla durdurulamaz bir düzeye vardırmak ve yabancılarla Kürtler’in birleşmesini engellemek aşamalı olarak yerel yönetimler kurulmasının zeminini hazırlamak ve bu yolla yürekten bize bağlılıklarını sağlamak Kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bağlılıklarını pekiştirmek gibi genel yollar benimsenmiştir.

4-Kürdistan’ın iç politikası El-Cezire Cephesi Komutanlığı’nca belirlenecek ve yönetilecektir. Cephe Komutanlığı bu konuda Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla yazışmalar yapar. İller tarafından izlenecek yolu düzenleyip uyumu sağlayacağı için sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer, Cephe Komutanlığı’dır.

5-El-Cezire Cephe Komutanlığı yönetim, adalet ve maliye (parasal) konularda değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe, bunun uygulanmasını hükümete önerir.
BMM Başkanı
Mustafa Kemal.”

(TBMM.Gizli Celse Zabıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1985, Cilt: 3, Sayfa: 550)

BELGE: 8

“KÜRDİSTAN’DA BULUNMAKTAN KIVANÇ DUYDUM!”

Mustafa Kemal’in, Adana’dan, 24 Mart 1919 günü, kendisi ve arkadaşlarıyla ilgili olarak ortaya atılan bir iddiaya karşılık, İstanbul’a Savaş İşleri Bakanlığı’na gönderdiği mektuptan:

“Arkadaşlarımın bu alçakça suçlamaya karşı ne diyeceklerini bilemem. Yalnız kendi adıma açıklıyorum ki; Benim Anafartalar’da, Kürdistan’da, Suriye’de, başlarında bulunmaktan kıvançz duyduğum kahraman ordular, haydutların değil, Osmanlı ulusunun namuslu çocuklarından kurulmuştur..”

(Öyküleriyle Atatürk’ün Özel Mektupları, Sadi Borak, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1980, Sayfa: 139)

BELGE: 9

“AYRILIKÇI KÜRTLER KAZANILDI!”

Mustafa Kemal’in, Amasya’dan, 22 Haziran 1919 günü, Sivas Valisi Reşit Paşa’ya çektiği telgrafın ikinci parağrafı:

“Devletin bütünleşmesinin önem kazandığı bir sırada İngiliz propağandasının etkisinde ortaya çıkan ve Kürdistan’ın bağımsızlığını isteyenler, görüşmeler yoluyla kazanılarak Halifelik ve Saltanat çevresindeki ortak amacımıza getirildi. Çok şükür hata anlaşılarak aramıza dönmüşler ve kongreye (Sivas) çağrılmışlardır. Bu ulusal ve yaşamsal sorun için sizin gibi yurtsever, sözünü bilir düşünürlere düşen özveri, özellikle çok büyüktür..”

(Tarih Vesikaları Dergisi, Ankara, 1949, Sayı: 15, Sayfa: 162)

BELGE: 10

“BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN İSTEYENLERLE GÖRÜŞÜLDÜ"

Mustafa Kemal’in, 3. Ordu Müfettişi ünvanıyla, İstanbul’a, başta Halide Edip Adıvar, Senato Başkanı Ahmet Rıza Bey ve eski Başbakan Ahmet İzzet Paşa’nın da bulunduğu çok sayıda aydın ve polotikacıya gönderdiği mesajdan:

“...Bu düşünceme siz de katılıyorsunuzdur, herhalde. Anlattığım durum, bugün genel bir kongrenin acele olarak taplanmasını gerektirmektedir. Bu çağrı her yere ulaştırılmıştır. Devletin parçalanmasının sözkonusu olduğu bir sırada, İngilizler’in propağandasıyla ortaya çıkan ve Kürdistan’ın bağımsızlığını isteyenler gibi akımlar da, karşılıklı görüşmelerle, bu düşüncenin savunucuları, halifelik ve saltanat çevresindeki ortak amacımıza çekilerek durdurulmuş ve kongreye çağrılmışlardır..”

(Milli Mücadele, Sebahattin Selek, Cilt: 1, Sayfa: 324)

BELGE: 11

“OSMANLI ÜLKESİNİN PARÇALARI”

11 Eylül 1919 günü yayınlanan Sivas Kongresi Bildirgesi’nin 1. Maddesi:
“1- Yüce Osmanlı devletiyle anlaşık devletler arasında yapılan antlaşmanın imzalandığı 30 Ekim 1918 günündeki sınırlarımız içinde kalan ve her yerde ezici çoğunluğu Müslüman olan Osmanlı ülkesinin parçaları (ki, bu parçalar bir sonraki belgede, yani Amasya Protokolü’nün ilk maddesinde –Osmanlı toprağı, Türkler ve Kürtler’in yaşadığı topraklardır.- diye açıklanıyor.) birbirlerinden ve Osmanlı bütünlüğünden hiçbir nedenle koparılamaz bir bütün oluşturur. Bu parçalarda yaşayan bütün Müslümanlar; birbirlerine karşı, karşılıklı saygı ve özveri duygularıyla dolu, etnik ve sosyal haklarıyla, bulundukları yöne koşullarına bütünüyle bağlı öz kardeştirler...”

Sivas Kongresi, Vehbi Cem Aşkın, Ankara, 1963, Sayfa: 158

BELGE: 12

“TÜRK VE KÜRTLERİN OTURDUKLARI YERLER”

Amasya Protokolü Tutanağı’nın 1. Maddesi aynen şu cümlelerle başlıyor:
“Bildirgenin 1. Maddesinde Osmanlı devletinin düşünülen ve kabul edilen sınırları, Türk ve Kürtler’in oturdukları yerleri kapsadığı ve Kürtler’in Osmanlı topluluğundan ayrılmasının olanaksızlığı belirtildikten sonra, bu sınırın en az bir istek olmak üzere elde edilmesinin sağlanması gereği ortaklaşa kabul edildi.Bununla birlikte yabancılar tarafından, görünüşte Kürtler’in bağımsızlığı amacı altında uydurulan yalanların önüne geçmek için de, bu durumun Kürtlerce şimdiden bilinmesi uygun görüldü...”

(1-Yurt Ansiklopedisi, Cilt: 1, Amasya maddesi.
2-Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, Mustafa Onar, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1995, Cilt: 1, Sayfa: 268, Belge no: 348)

BELGE: 13

“KÜRDİSTAN’L A İLGİLENMEK GEREKİYOR”

9. Ordu Birlikleri Müfettişi Mustafa Kemal, Havza’dan, 29 Mayıs 1919 günü Genelkurmay Başkanlığı’na çektiği telgraf:

“Bağımsız Kürdistan görüşünü savunan, Diyarbakır’daki Kürt Kulübü ile hükümet yandaşı olan öteki kulüpler arasındaki çelişkinin arttığını araştırmalarımdan öğrendim. Kürtler’e ve Kürdistan üzerinde etkili, savaş sırasında yakınlık ve sevgilerini çok iyi kazandığım Kürt ileri gelenlerinden bazılarına doğrudan, bazılarına Kolordu aracılığıyla telgraflar çekerek, devletin gerçek durumunu ve kendilerince alınması gereken önlemler için gereği kadar bilgi vererek, etkili öğütlerde bulundum.

Son günlerde edindiğim bazı bilgilere göre, Kürdistan bölgesiyle de ilgilenmek gerekiyor, Bunun için bağımsız Kürdistan olmak üzere, İngilizlerce de desteklenen hangi bölgelerdir ve ileride çok...(bu cümlenin sonu okunamıyor.) Yine İngilizlerce kışkırtılan bölgeler hangileridir? Bu konuda yüksek Başkanlığınızdaki bilgilerin bildirilmesi için emirlerinizi dilerim...”

(Har Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 4)

BELGE: 14

“KÜRTLER’LE UZLAŞIN!”

Mustafa Kemal’in, 15 Haziran 1919’da Diyarbakır Valiliği’ne gönderdiği telgraftan:
“Bütün milletin, hayat ve bağımsızlığını kurtarmak için birleştiği şu önemli günlerde, bir yabancı devletin korumasına sığınarak düşük ve esir yaşamayı tercih eden her türlü ilkenin, ülkeyi parçalayarak her türlü derneğin kapatılması çok hayati ve gerekli bir görev olduğundan, Kürt Kulübü konusundaki uygulamanız tarafımızdan da uygun görülmüştür..
.......
Bu nedenle, Diyarbakır ve bağlı yörelerde Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Derneklerinin oluşmasına ve kurulmasına yardım edilmesini önemli salık veririm. Ve özellikle Kürt Kulübünün üyeleriyle, bugünkü telgrafım kapsamında görüşerek uzlaşmak uygundur...”

(Söylev, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Sayfa: 10)

BELGE: 15

“KÜRTLER’İ TEMSİL ETMİYORLAR”

Mustafa Kemal’in Diyarbakır Valisi’ne gönderdiği yukarıdaki telgrafa karşılık, Erzurum’daki Kazım Karabekir Paşa’ya gönderdiği telgraftan:
“Diyarbakır’da Kürt Kulübünün İngilizler’in kışkırtmasıyla, İngilizler’in koruyuculuğunda bir Kürdistan kurmak amacını izlediği anlaşıldığından kapattırılmıştır. Üyeleri hakkında soruşturma yapılıyor. Kürdistan’ın tanınmış beylerinden aldığım telgraflarda, dağıtılan bu Kürt Kulübü’nün hiçbir Kürt’ü temsil etmediği, birkaç kendini bilmezin girişimlerinin sonucu olduğu, ülke ve ulusun bütünüyle bağımsız ve özgür yaşaması uğrunda her türlü özveriye ve bu konuda emirlerinize hazır oldukları bildirilmektedir...
...Hükümetin (İstanbul) bayağı tutsak bir durumda olması, başkentin baskılı bir askeri işgal altında bulunması dolayısıyla ulusun kurtuluşunun, yine ulus ordusuyla gerçekleşeceği sizcede bilinmektedir. Bu nedenle, ben Kürtler’i daha ötesi bir öz kardeş olarak, bütün ulusu bir nokta çerçevesinde birleştirmek ve bunu dünyaya Müdafaa-i Hukuk dernekleri aracılığıyla göstermek karar ve çabasındayım...”

(Söylev, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Sayfa: 49)

BELGE: 16

“EZİCİ COĞUNLUK TÜRK VE KÜRT”

Mustafa Kemal’in, Edirne’deki 12. Kolordu Komutanı Mehmet Selahattin Bey’e gönderdiği bir mesajdan:
“Ezici çoğunluğu Türk ve Kürt olan bu illerden bir karış bile verilemez...”

(Söylev, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Cilt:1 Sayfa: 72)

BELGE: 17

“BEDİRHANLAR VE MALATYA OLAYI”

“Bay Novel adında bir İngiliz Binbaşı, Bedirhanlar’dan Kamuran, Celadet ve Cemil Beylerle ve yanında 15 kadar Kürt atlısıyla Malatya’ya gelmiş ve kendilerini Mutasarrıf Bedirhanlı Halil Bey karşılamıştır. Harput (Elazığ) Valisi de, bir posta hırsızını izliyor görünerek otomobille Malatya’ya gelmiştir. Bu amaçla bunlara Adıyaman’daki birlik de verilmiştir.
Amaçlarını, Kürdistan kurmaya söz vererek Kürtler’i, işlerimizi bozmaya ve bizi öldürtmeye yollamak olduğu anlaşılmış ve karşı önlemlere başvurulmuştur. Bu arada Vali ve ötekileri yakalatmak istiyoruz. Malatya Mutasarrıfı da Kürt aşiretlerini Malatya’ya çağırmıştır. Bunun üzerine 13. Kolordu işe girişti. Gereken önlemler alınmıştır. Yarın akşam Harput’tan gönderilen bir birlik, ortalığı karıştıranları tepeleyecektir...”

(Nutuk)

BELGE: 18

“DİN VE ULUSUNU SATMIŞ KÜRTLER!”

Mustafa Kemal’in, Erzincan’ın Kemah ilçesinde yaşayan ve Kürt aşiretlere yakınlığıyla bilinen eski Milletvekili Halet Bey’e, Sivas’tan, 9 Eylül 1919 günü gönderdiği mesajdan:
“...İngiliz korumasında bağımsız bir Kürdistan kurulması amacıyla propağanda yapmakta olan İngiliz Binbaşılarından Mr. Novel’in, din ve ulusunu satmış Kürt Beylerinden Ekrem, Kamran, Ali, Celadet’le birlikte Malatya’ya geldiği ve İstanbul hükümetini tutan, açıkçası ulus ve yurt haini olan Elazığ Valisinin de bunlara katıldığı ve Bedirhanilerden Malatya Mutasarrıfı Halil Beyle birlikte sözde postayı soyan hırsızları izlemek gibi uydurma bir gerekçeyle silahlı Kürtleri toplamaya giriştikleri öğrenildi.

Şöyle ki, Kürtler’in kutsal halifelik mak***** ve ülkeye olan bağlılık ve ayrılmazlıklarını göstermek üzere bazı ağaların birtakım Kürt kuvvetiyle birlikte Malatya’ya doğru yola çıkıp, padişah ve ulusa karşı İngilizler’le işbirliği yapmak hainliğine kalkışan ve yörenin temiz yürekli Kürtler’ini toplayarak onların askerlerce boş yere öldürülmelerine ve padişaha, ulusa başkaldırmış duruma sokulmalarına neden olan vatan hainlerinin alçaklıklarını sözünü ettiğim Kürtler’e en çabuk yoldan bildirip, çağrıya uymalarının sağlanmasına çaba göstermelerini önemle bekler. Olanak varsa bu işe hemen girişilerek sonucun hemen bildirilmesini dileriz...”

"""ALINTIDIR"""

Buradan Atatürkü birkez daha rahmetle anıyoruz. Bence ATATÜRK, faşistlik-milliyetçilik-halkçılık terimlerinde bu ayırımı iyi yapmış, Kürt-Türk-Alevi-Sünni ekseninde zekasını olumlu yönde kullanmış bir liderdir.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #183 : Mart 27, 2010, 23:01:22 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #184 : Mart 28, 2010, 12:58:50 »
  Çok doğru Ümit, güzel paylaşım.
 Malesef aynı oyunlar devam ediyor.

(Gizli Üye)

  • Ziyaretçi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #185 : Mart 28, 2010, 13:50:05 »
Atatürk'ün Din İle İlgili Sözleri

Bizim dinimiz en makul ve tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. »

31. 1. 1923 İzmir?de Halk ile Konuşama.

ilk parlamento


İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. Eksiksiz dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa, hakikate tamamen uyuyor ve uygun düşüyor.? »

07. 02. 1923, Balıkesir?de Halka Konuşma.

« Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, bunada öyle inanıyorum? »

29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot?ya Demeç.

heyet-i temsiliyye


« Dini fikir ve inançlara hürmetkâr olmak, öteden beri tabiî ve genel bir anlayıştır. Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur. »

11. 12. 1924, Times Muhabirine Cevap.



DİNSİZLİK


« ? Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur? »
Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır? »


02. 02. 1923, İzmir, Türkiye?nin Geleceği Üzerine Konuşma.

sivas kongresi


kaynak....http://www.elt-time.com/forum/index.php?topic=3428.0;imode

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #186 : Mart 28, 2010, 17:21:15 »
  Zaten Atatürk'ü din karşıtı gösterenler, din daha doğrusu Kuranı Kerim ile bilgisiz müslümanları kandırmış olan emperyalist casusların devletleridir. Evet Atatürk o Emperyalistlerin ileri sürdüğü İslamiyete (hurafeler ve bilgisizlikler içindeki) dine karşı idi ve ona savaş açtı ve gerçek İslamiyet'in de önünü açmış oldu.
 I.Dünya Savaşın'da Müslüman Arapların hangi yöntemler ile oyuna getirildiğini iyi araştırmak gerekir. !!!

 Çok anlamlı paylaşım Kaan.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #187 : Mart 28, 2010, 18:34:15 »
OKD abi teşekkürlerimi sunuyorum faydalı bir paylaşım.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #188 : Nisan 07, 2010, 12:10:36 »
   Atatürk'e Farklı Bir Bakış Açısı..
 

  BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ, OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE YAZMIŞ. İNANILMAZ GUZEL VE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI İYİ DE YAPMIŞ.

 Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan: ATATÜRK...

 Gençliğinde kot pantolon giyememiş. Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...

 Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu... Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan ayağında spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş... Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon kızlar da yokmuş... Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir'den denize döktükten sonra timsah yürüyüşü de yapmamışlar...

 Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan öğrenememiş!

 Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden gitti ..

 Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara kadar korna çalıp,elnde bayraklarla sokaklarda tur atamadı. Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.

 Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah...

 Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak, babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...

 Bunları yapmadı Atatürk... Keyif çatmadı... Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

 ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE SADECE BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI. BÜTÜN SUÇU 2 KADEH RAKI IÇMEKTI O KADAR.....

Alıntı
98 Corolla 1.6 GLI Special


Düşüncelerle karşılaşınca,zayıflar korkar,aptallar karşı gelir,akıllılar karar verir,ustalar da yönetir.
''Mme Jeanne Roland''

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #189 : Nisan 07, 2010, 12:16:05 »
Çok faydalı bir paylaşım. Ortaokul öğrencisinin yazabileceği şeyler değil bunlar, çoğu yeri editlenmiş olabilir ama, yinede çok yerinde bir yazı. Beğenilmemesi için hiçbir neden yok yazdıklarının %99'u doğru benim bakışıma göre tabi. Yalnız son cümlesini beğenmedim. Tek suçu iki kadeh rakı değildi !!!

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #190 : Nisan 07, 2010, 12:52:33 »
Çok faydalı bir paylaşım. Ortaokul öğrencisinin yazabileceği şeyler değil bunlar, çoğu yeri editlenmiş olabilir ama, yinede çok yerinde bir yazı. Beğenilmemesi için hiçbir neden yok yazdıklarının %99'u doğru benim bakışıma göre tabi. Yalnız son cümlesini beğenmedim. Tek suçu iki kadeh rakı değildi !!!
Annesi, babası öğretmiş olabilir. Önemli olan bu düşünceleri taşıyabilmektir. Daha önemli olanı da somut verilere dayanmayan suçlamalara inanmamaktır. Aralarında bir konuyu tartışıp karara varamayan tarihçiler bile varken bizim önemli konularda kesin karar vermemiz biraz gerçekçi olmaz düşüncesindeyim. :)
98 Corolla 1.6 GLI Special


Düşüncelerle karşılaşınca,zayıflar korkar,aptallar karşı gelir,akıllılar karar verir,ustalar da yönetir.
''Mme Jeanne Roland''

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #191 : Nisan 07, 2010, 14:50:33 »
Kemal abi, bu ülkede en azından bir elli sene daha cumhuriyet döneminin gerçekleri konuşulmaz çünkü konuşulamaz ;) Konuşulmazlığı vardır gerçeklerin aynı dokunulmazlıklar gibi.
Abi şimdi bak mesela, ben biraz daha konuşursam benimde yazımı editleyecekler :D Hoop kardeşim dur bakalım bu bölgede konuşma yasağı var :)

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #192 : Nisan 07, 2010, 16:24:46 »
  Çok güzel bir paylaşım olmuş.
 En önemlisi, bu ülkeyi bizlere miras bıraktı, kendi yakınlarına ya da yakın gördüklerine değil.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #193 : Nisan 07, 2010, 18:02:54 »
  Çok güzel bir paylaşım olmuş.
 En önemlisi, bu ülkeyi bizlere miras bıraktı.

+1
Nur içinde yatsın, Mekanı cennet olsun, ALLAH c.c. günahlarını affetsin inşallah

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #195 : Nisan 22, 2010, 09:52:17 »
8/10 doğrum var :)

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #196 : Haziran 28, 2010, 21:15:08 »
  ''Nazi döneminde ailesiyle Türkiye'ye sığınan Yaşar Kemal'in çevirmeni Cornelius Bischoff, Hitler'in esmeye başladığı yıllarda Atatürk'ün "zalimin zulmüne" nasıl karşı koyduğunu anlattı.

Almanya'nın Lübeck kentinde 19 Mayıs Türkiye Halk Kültür ve Gençlik Merkezi (TÜRGEM) ve Verdi Sendikası tarafından düzenlenen “Ayyıldız Altında Kurtuluş" başlıklı konferansta Cornelius Bischoff'un ilginç açıklamalarına sahne oldu.

Tarihi belediye sarayındaki konferansı Türgem Başkanı Remzi Uysal ve dönemin SPD milletvekili dedesi Nazi toplama kampı Buchenwald'da öldürülen Verdi Bölge Başkanı, Ernst Heilmann yönettiler. Heilmann, Nazi döneminde Alman muhaliflere Türkiye gibi cesaretle kucak açan çok az ülke olduğunu söyleyerek, “Türkiye hayat kurtarıcı bir ülkeydi. Bugün Türkiye AB'ye dahil olmalı mı, olmamalı mı tartışmalarını yürütülenlerin tarihe bir göz atmasını diliyorum" dedi.

Hitler'in aptallığına gülüyordu

Babası sosyal demokrat ve sendikacı olduğu için 1939'da Türkiye'ye sığındıklarını söyleyen ve kendisi Türkiye'de liseyi bitiren, “Bizden önce Hitler'in ilk Başbakan olduğu 1933'de Türkiye'ye sığınan çok sayıda bilim adamı vardı. Bazıları bizzat Atatürk ile tanışma imkanı bile bulmuşlardı. Onlar daha sonra lisede, üniversitede hocalarımızdı. Hep Atatürk'ün Hitler'in aptallığına güldüğünü anlatırlardı. Atatürk, akıl almaz ırki ve siyasi sebeplerden dünyaca ünlü bilim adımlarını Almanya'dan kovan Hitler'in aptallığına gülermiş. Atatürk, hatta Türkiye'nin bu bilim adamlarını ülkeye almamasını talep eden Hitler'in bir elçisini kapı dışarı etmiş.

Nazi devleti Türkiye'nin Alman muhaliflere sığınma hakkı vermemesi için baskı kurmaya çalıştı ama ne Atatürk ne de İnönü buna boyun eğdi. Hatta Türkiye'ye muhalif bilim adamlarına kapılarını açmaması ve aldıkları kovması için Almanya'dan Nazi yanlısı bilim adamları gönderme ve maaşlarını ve tüm masraflarını Alman devletinin ödemesi bile teklif edildi. Atatürk Türkiye'si bu ahlaksız teklifi tabii ki reddederek büyüklüğünü gösterdi" dedi.

"Pasaportlarımızı almaya cesaret edemediler"

Bischoff, muhalif Almanların kaçtığı diğer ülkelerde Alman Büyükelçiliklerini ve Başkonsolosluklarının muhaliflerin pasaportunu uzatmadığını ve hatta ellerinden aldığını söyleyerek, “Türkiye'de,, Türk devletinin tepkisinden çekinerek buna cesaret edemediler. Biz muhaliflerin pasaportları devamlı geçerli kaldı, süresi dolanlar hiç sorun çıkartılmadan uzatıldı" dedi.

1933-45 arası başta Almanya olmak üzere Avrupa kapkaranlık bir devreden geçerken, Türkiye'nin yeni kurulan Cumhuriyet'in coşkusuyla aydınlık, dinamizm dolu olduğunu söyleyen Bischoff, “İnönü hem Almanya, hem de İngiltere'nin yoğun baskısına rağmen Türkiye'yi savaşın dışında tutmayı başardı. Ben ve ailem gibi bir çok Alman muhalifin Türkiye minnet borcu var. Türk yazarlarının kitaplarını Almanca'ya çevirerek bu borcunu ödemeye çalışıyorum" diye konuştu.

Sayısız çeviri ödülü sahibi olan Cornelius Bischoff, Yaşar Kemal ile Türkiye'deki okul döneminde başlayan dostluğunun hala sürdüğünü ve Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk ile de çeviri işleri dışında da yakın arkadaşlığını bulunduğunu söyledi.

Konferansta ayrıca edebiyat araştırmacısı Doç. Dr. Wolfgang Beutin Nazi döneminde Türkiye'ye sığınan ve en önemli eserlerini yazan dil bilimcileri Leo Spitzer ve Erich Auerbach'ın Türkiye'deki yaşamı ve eserleri hakkında detaylı bilgi verdi.''

 Alıntı adresi: http://www9.gazetevatan.com/ataturk-hitlerin-elcisini-kapidan-kovmus/313632/1/Manset

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Aktif Toyotacı
  • **
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #197 : Temmuz 06, 2010, 15:05:20 »


YIKIN HEYKELLERIMi

Ey milletim Ben Mustafa Kemal'im.
Çagın gerisinde kaldıysa düsüncelerim
Hala en hakiki mürsit degilse ilim
Kurusun damagım dilim. Özür dilerim
Unutun tüm dediklerimi.Yıkın diktiginiz heykellerimi

Özgürlük hala en yüce deger degilse eger
Pırangalı kalsın diyorsanız köleler
Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiginiz heykellerimi.

Yoksa çagdas medeniyetin bir anlamı
Ortaçaga tasımak istiyorsanız zamanı
Bas tacı edebiliyorsanız Sanatın içine tüküren adamı
Unutun tüm dediklerimi.Yıkın diktiginiz heykellerimi.

Yetmediyse acısı siddetin,savasın
Anlamı kalmadıysa Yurtta Sulh dünyada barısın.
Eger varsa ödülü silahlanmayla yarısın
Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiginiz heykellerimi.

Özlediyseniz fesi, peçeyi Aydınlıga yegliyorsanız kara geceyi
Hala medet umuyorsanız Sıhtan,seyhden,dervisten
Sifa buluyorsanız Muskadan,üfürükçüden
Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiginiz heykellerimi.

Esit olmasın diyorsanız Kadınla erkek
Karaçarsafa girsin diyorsanız Yobazın gazabından ürkerek
Diyorsunuz ki okumasın Kadınımız kızımız Budur bizim alın yazımız
Unutun tüm dediklerimi.Yıkın diktiginiz heykellerimi.

Fazla geldiyse size Hürriyet,Cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanızSaltanatın,sultanın
Hala önemini anlamadıysanızMillet olmanın
Kul olun ümmet kalın Fetvasını bekleyin seyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi. Yıkın diktiginiz heykellerimi.
Rahat bırakın beni...

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Site Başçavuşu
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 51 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #198 : Temmuz 07, 2010, 12:54:09 »



Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Resim gençliğimden (42 yaşımdayken)
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: B+
  • 15 kere teşekkür etti
  • 84 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #199 : Temmuz 07, 2010, 14:14:02 »
Kalabalık aileymiş, atatürkün neden çocuğu olmadı acaba