Gönderen Konu: Atatürk Köşesi...  (Okunma sayısı 237359 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Site Başçavuşu
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 51 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #140 : Eylül 05, 2009, 00:01:13 »
Bir de bu köşe yazımı bir kez daha gündeme getirme hissi duydum!

O ATATÜRK BENİM!

Artık bir Atatürk daha doğmaz. Doğruya doğru! Zübeyde Hanım erişmiş böyle bir şerefe. Bir daha doğabilir mi Atatürk? Doğmaz…
1881’de, Selanik’te, Kocakasım Mahallesi, Islahhane Caddesi’ndeki üç katlı pembe bir evde doğdu.
O zamanlar daha okul okul değil, mektepti. 12 yaşına kadar 3 farklı okulda okudu. Ardından askeri ortaokul ve lise... 18 yaşından sonra da harp okulu. Yani gördüğü eğitim sisteminin çoğu askeri...
Artık bir Atatürk daha doğmaz ve böyle büyümez!
Şimdi söyleyin...

Hangimizin anası bizi evimizde doğurdu?
Ve artık ilkokuldan yabancı dil eğitimi başlıyor, yalan mı?
Okulların çoğunda bilgisayar önümüzde. Olmadı evimizde! Olmadı internet kafemizde! Dünyanın her yeri bir kutunun içinde.
İşlenen dersler o zamankiler gibi değil.
Dil Farsça.
Okumak zor, anlamak zor, yazmak zor, konuşmak zor.
Şimdi dilimiz Türkçe. Anlamak kolay, yazmak kolay, konuşmak kolay...
Üniversitelerle dolu ülkemiz. Yüksek eğitimlerimiz.
Tüm dünyadan haberimiz var ve eğitimimizi yurtdışında da tamamlayabiliyoruz.
Tıp, mühendislik, hukuk.Ne okumak istiyorsak okuyabiliyoruz günümüzde.

Artık bir Atatürk daha doğmaz. Doğruya doğru.
Artık bin Atatürk doğması lazım, bin!
Yeter ki o gücü yüreğimizde hissedelim…

‘Ah bir Atatürk daha çıksa da, şu ülkeyi kurtarsa…’ diye yakınanlara sözüm!

O Atatürk benim!
Sensin!
O!...

20.02.07   saat : 02.38

Toyota Club Türkiye

Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #140 : Eylül 05, 2009, 00:01:13 »

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • DEPREMDE ŞEHİT OLAN MESLEKTAŞLARIMA AÐLIYORUM...
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 13 kere teşekkür etti
  • 15 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #141 : Eylül 05, 2009, 03:33:03 »
Hani hep yapılan bir geyik vardır... Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı şimdi şöyle olurdu, böyle olurdu diye...

Hayır, hiç bir değişiklik olmazmış... Şimdiki yobaz kafa sayısı 1920 lerdeki yobaz kafa sayısından yüzbinbinlerce hatta milyonlarca kat fazla... Benim için yobaz demek dinci, laiklik karşıtı demek değil... Atatürk'ün açtığı ve milletçe varmamızı istediği o aydınlık yolu anlamayan, anlamak istemeyen, bu yola taş koyan herkes yobazdır... Ve sayıları maalesef oldukça fazla... Sayıları da bu çağda azalması gerekirken maalesef giderek artıyor...

Bence bunun tek sebebi var... Türk milleti cumhuriyeti, laikliği, çağdaş inkılapları hazır buldu... O zaman ki halkın büyük çoğunluğunun ömründe duymadığı, hayal bile edemeyeceği devrimler şıp diye önüne geliverdi... Bunlar için mücadele etmediğinden kıymetini bilemiyoruz şimdi... Hazıra dağ dayanmaz derler ya şimdi yiyip bitirmekle meşgulüz...
2013 TOYOTA COROLLA D4D ADVANCE MANUEL
İNCİ BEYAZI

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Two Brother One Fate (Babo'Leee And Toyota)
    • Otomobil'den Detay
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #142 : Eylül 05, 2009, 03:45:48 »
ali rıza abi bunlar için çok mücadele verdi çok.bu saydıkların için çok kanını feda etti.darbelere kadar bir kaç hata dışında her şey iyiydi.senin bahsettiğin olayı videodakileri hedefliyor
Bana saygı nutuğu atanlar.Önce kendi yaşınıza fiziki olarak değil,Beyin olarak gelin.....
http://fc04.deviantart.net/fs12/i/2006/301/c/5/Toyota_Trueno_AE86__by_AEvsFD.gif

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • DEPREMDE ŞEHİT OLAN MESLEKTAŞLARIMA AÐLIYORUM...
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 13 kere teşekkür etti
  • 15 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #143 : Eylül 05, 2009, 04:05:12 »
Hayır, halkın büyük çoğunluğu devrimler için mücadele vermedi Atakan... Esasen bu büyük devrimlerin maksadını kavrayacak kadar eğitilmiş değildi doğrusu... Büyük bir kısmı cahil idi... Bir çok devrim yapılacağı günden çok az bir süre öncesine kadar halka duyurulmadı bile... Bir çok devrim Meclis iradesinden çok Mustafa Kemal' in o müthiş iradesi ile yapıldı... Yani Türk Milleti'nin büyük çoğunluğu kendi refahı için yapılan devrimlerin maksadını, anlamını kavramaktan çok uzaktı... Güvendikleri tek bir şey vardı... Atatürk ve onun müthiş iradesi...

Halk savaş yıllarında bağımsızlığı için, özgürlüğü için savaştı, kanını döktü... Devrimler için gerekli olan ortamı hazırladı... Eğer Atatürk bu devrimleri hiç dile getirmemiş olsaydı ne halkımızda bu tür devrimleri yapacak bir bilinç bulunurdu, ne de ona yol gösterecek bir aydın iradesi... Atatürk, bu millete Allah'ın bir lütfudur... Ama insanoğlu nankördür... Bu lütfun bile kıymetini bilemedik...
2013 TOYOTA COROLLA D4D ADVANCE MANUEL
İNCİ BEYAZI

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Two Brother One Fate (Babo'Leee And Toyota)
    • Otomobil'den Detay
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #144 : Eylül 05, 2009, 04:12:05 »
peki ali rıza abi atatürk'e ve müthiş iradesine güveniyorlardı dedin zaten budabir devrim değilmiydi.attürk'ün ozamanki kişiliğide bunu göstermiyormuydu.padişaha karşı çıkması onun devrimden yana olduğuna bir sinyal değilmiydi.farkettiysen videodaki kahverengi türbanlı kız genelde şunu söylüyor bize öğretilen , anlamıyorki kendi küçük beynminin sadece bir kukla olarak kullanıldığını anlamaıyorki nekadar cahil olduğunu anlamıyorki aslında bir robottan farkı olmadığını.
Bana saygı nutuğu atanlar.Önce kendi yaşınıza fiziki olarak değil,Beyin olarak gelin.....
http://fc04.deviantart.net/fs12/i/2006/301/c/5/Toyota_Trueno_AE86__by_AEvsFD.gif

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • DEPREMDE ŞEHİT OLAN MESLEKTAŞLARIMA AÐLIYORUM...
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 13 kere teşekkür etti
  • 15 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #145 : Eylül 05, 2009, 04:57:30 »
Avrupa Fransız İhtilalin'den sonra hem siyasi hem toplumsal hem de düşünsel bir değişim gerçekleştirdi... Yani o gerici ortaçağ kafasını, yobazlığı yok ettiler... Bunun en önemli sebebi ise, aydınların öncülüğünde aydınlanma devrinden sonra  devrimleri ve gerekli değişimleri bizzat halkın kendi iradesi gerçekleştirdi... Ama bizim ülkemizdeki devrimler (hem de bir çok Avrupa ülkesinden daha ileri seviyede idi) halkın aydınlanması beklenmeden hazır halde önüne sunuldu... Çünkü zaman yoktu, çağdaş dünyaya bir an evvel ayak uydurmak lazımdı...

O halde cumhuriyeti kuran nesilden sonraki nesillere düşen sadece bu aydınlanmayı becerebilmekti... Aydınlanmayı reddeden, bunu dine aykırı sanan gafiller var... Videodaki kız gibi... İşte biz Avrupalının becerdiği aydınlanmayı, düşünsel değişimi topyekün beceremedik... Bunu din elden gidiyor şeklinde yorumladık... Yobazlığı söküp atamadık... Millet siyasal ve toplumsal devrimlerin hızına aydınlanmayı katamadı... Bunun sıkıntısını çekiyoruz, ümitsizlik için çok erken belki ama bu gidişle hiç bir zaman topyekün aydınlanamayacağız ve yapılan o güzelim devrimler de boşa gidecek... 
2013 TOYOTA COROLLA D4D ADVANCE MANUEL
İNCİ BEYAZI

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Site Başçavuşu
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 51 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #146 : Eylül 05, 2009, 05:36:48 »
Çanakkale'yi geçtim, Kurtulu Savaşı'nda kaçan 20.000 küsür asker vardı silahlarıyla. Ölen kişileri de düşündüğünüzde bu sayı hiç de az değil... Ölenlerler, kaçanlardan daha az... Bülent Arınç'ın dedesi Atatürk tarafından asılan Cumhuriyet karşıtı kişilerdendi o zamanlarda... Ne demek istediğimi anlamadıysanız şöyle diyeyim... Bugün, Türkiye çıkarlarına çalışmayan kim varsa işte o Kurtuluş Savaşı'nda kaçanlarının evlatlarıdır!.. Irkçılık mı bu? Evet ırkçılık ama belki de yeri geldiğinde böyle yapmak lazım...

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Fanatik Toyotacı
  • ****
  • DEPREMDE ŞEHİT OLAN MESLEKTAŞLARIMA AÐLIYORUM...
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 13 kere teşekkür etti
  • 15 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #147 : Eylül 05, 2009, 17:10:04 »
Kurtuluş Savaşı'nda cepheden kaçanlar gerçekten büyük bir dertti... İstiklal Mahkemeleri bunu biraz olsun önlemeye çalıştıysa da çok fazla başarılı olamadı... Dağhan dediklerin doğru tabii, niye ırkçılık olsun? O zamanlar bu savaştan kaçmayı seçen, cumhuriyeti yıkmak için isyan eden zihniyetin torunları bugün de farklı bir şey yapabilir mi?

Büyük Taarruz'dan bir kaç gün önce Mustafa Kemal Paşa Konya'yı ziyaret eder... Konya'da ziyaret ettiği yerlerden biri de bir medresedir... Medrese imamı mı desem hocası mı desem neyse artık Mustafa Kemal Paşa'dan gepegenç müridlerinin askerlikten muaf tutulmasını ister... Mustafa Kemal Paşa çılgına döner ve derhal Ankara'ya durumu bildirterek bunlar ve bunlar gibilerin de derhal silah altına alınmasını ister...

Şimdi sorun şurda... Peygamberimiz sakal bırakıyor diye sakal bırakmayı sünnet sayanlar, peygamberimizin giyindiği gibi giyinmeyi kutsal bilenler, vatanın ve milletin savunulması gereken o zor günlerde askerlikten muaf tutulmak istiyor... Peki Bedir'de, Uhut'ta, Hendek'te Peygamberimizin ashabından gücü yetip de savaştan muaf tutulan bir kimse var mıydı? Herşeyi sünnet bilen bu yobazlar, iş savaşa gelince aslında farz olan şeyi unutuverip miskinlik yolunu seçiyorlar...

Günümüzde bazı din tüccarlarının ordumuzu karalayıp, "bu orduda askerlik yapmak caiz değildir" diye halkı kışkırtmaya çalıştıklarına şahit olmadık mı? İşte bu yobaz kafaların sayısının artması beni çok endişelendiriyor...
2013 TOYOTA COROLLA D4D ADVANCE MANUEL
İNCİ BEYAZI

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Site Başçavuşu
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 51 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #148 : Ekim 17, 2009, 02:38:41 »
Atatürk'ün en sevdiğim fotoğrafıdır :)




Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Achtung! Adolf Hakkı ohne Toyota Yaris Twin-Turbo
  • Araç: ---
  • Kan Grubu: B+
  • 17 kere teşekkür etti
  • 41 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #149 : Ekim 17, 2009, 08:15:11 »
Ben de çok severim bu fotoğrafı.
Folgsamkeit macht frei...

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: ---
  • Kilometre: 170000
  • Model Yılı: '04
  • 63 kere teşekkür etti
  • 30 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #150 : Ekim 22, 2009, 13:53:47 »
Son 1 haftaki olaylara bakınca,
"Atatürk tam da bugünleri görmüş değil mi ?"
2004 Corolla Terra.
1.6 Manuel Benzinli.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Site Başçavuşu
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 51 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #151 : Ekim 23, 2009, 00:00:13 »
Bu yazının burada durması iyi olur diye düşündüm...

İslam ve Laiklik
Prof. Ahmet Taner KIŞLALI


Nedir laiklik?

Laiklik,toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayalı olmasıdır.
Din-devlet ayrımı,ya da din ve vicdan özgürlüğü,bu bütünün birer parçasıdır.
Laikliğin ortaya çıkışını zorunlu kılan iki temel neden var.

Birincisi;farklı inançtan insanların barış içinde bir arada yaşamalarını sağlamak.İkincisi;değişen koşullara,aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunu açık tutmak.

Bu gereksinme ilk kez Batı'da,Hristiyan dünyası içinde doğmuş.
Çünkü din savaşlarını,mezhep ayrımı nedeni ile komşuların birbirini öldürmesini ilk kez onlar yopun olarak yaşamışlar.Din adına yapılan baskılarla,onlar bin yıl kadar süren karanlık bir dönem yaşamışlar.

Ve gericilikten ve kardeş kavgasından kurtulmanın ön koşulu olarak laiklik gündeme gelmiş.

* * *

Acaba onları laikliğe zorlayan nedenler İslam dünyasi için geçerli değil mi? Anadolu müslümanları için geçerli değil mi?

Hristiyanlık uzun bir geri ve karanlık dönem yaşarken,İslam aydınlıktaydı.Endülüs müslümanları,sanatta,bilimde,felsefede çok ilerideydiler.Bir İbni Rüşt çıkıyor,''Tanrı'ya imanla değil akılla ulaşılabilir'' diyordu.Ve sadece İslam düşünürlerini değil,Hristiyan din adamlarını ve düşünürlerini de etkiliyordu.

Bundan birkaç yıl önce,ANAP'lı bir milli eğitim bakanı,ders kitaplarından Darwin'in evrim kuramını çıkattırdı..Niçin?.İnsanın kökenini maymuna götürdüğü ve bu nedenle de dinsel inançlara ters düştüğü için.

Oysa zamanımızdan yaklaşık elli yıl önce yaşamış olan bir İbni Haldun vardı.Tunuslu bir İslam bilgini,'Mukaddime'' adlı kitabında neyi savunuyordu biliyor musunuz? İnsanın kökeninin maymuna kadar değil,bitkiye kadar uzandığını..

Yanlış olup olmaması önemli değil!

Asıl önemli olan,İbni Haldun'un bunu yazabilmiş ve yazdığı için de başına birşey gelmemiş olması.. Kimsenin ne onu,ne de kitabı yakmaya kalkışmamış olması.. Hatta tam tersine,toplumda ''dini bütün bir müslüman'' olarak da saygınlığını sürdürmüş olması..

İşte o zamanlar İslam dünyası aydınlıktaydı ve ilerdeydi.Ama ne yazık ki,Hristiyan dünyası -laikliği de içeren- bir Aydınlanma Devrimi ile karanlıktan ve gerilikten kurtulurken,İlsam dünyası aydınlıktan karanlığa geçti..Kaçınılmaz olarak geri kaldı.

Osmanlı'da ilk gözlemevi,Şeyhülislamın fetvası ile top atışıyla yıkıldı.Astronomi,matematik,ilk çağ tarihi kitapları,kitaplıklardan Şeyhülislamın fetvası ile atıldı,yakıldı.

Basımevi,bulunmasından çok geçmeden Osmanlı'ya geldi.Hatta 1660 yılında padişahın başçevirmeni Ali Bey,Tevrat ve İncil'i Türkçeye çevirdi ve basıldı.Ama aynı basımevinin müslümanlar için kullanılabilmesi için iki yüzyıldan fazla zaman gerekti..Hele Kuran'ın Türkçe basılabilmesi için,Atatürk'ün laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması beklendi!

Yapılan araştırmalar -laik Türkiye dışında tutulursa- tüm İslam dünyasının bilimin ve teknolojinin gelişmesine katkısının sıfır dolaylarında olduğunu gösteriyor.Koskoca Arap dünyasının bilime ve teknolojiye katkısı,küçük bir İsrail'in sadece yüzde 4'ü kadar..

Bunun suçu elbette ki dinde olamaz!Eğer olsaydı geçmişte de Hristiyan dünyası ilerde İslam dünyası geride olurdu.

* * *

İnanç kavgaları nedeni ile çıkan acımasız kavgaları biz de yaşadık ve yaşıyoruz.1978'de Kahramanmaraş'da yüzden fazla insanımız komşuları tarafından öldürüldü.Arkasından bir Çorum kıyımı meydana geldi..Ve daha birkaç yıl önce Sivas'ta olanları biliyoruz.37 pırıl pırıl insanımız,inançlarından dolayı,düşüncelerinden dolayı,çıra gibi yakıldı!

Dini bir çıkar aracı gibi kullananların baskılarıyla,koyulaşan geriliğin bazı örneklerini ise yukarda gördük..Laikliği Batı'da zorunlu kılan koşulların bizim için de geçerli olduğu açıktır.

Geriye,yanıtlanması gereken bir soru kalıyor:Laikliğin Hristiyanlık ile bağdaşıp,Müslümanlıkla bağdaşmayacağı savları doğru mu?

Hristiyanlık,çok güçlü bir merkezi otoritenin bulunduğu Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde doğdu.Roma eşitsizlik,kölelik,sömürgecilik üzerine kuruluydu.Oysa İsa'nın insanların eşitliliğine dayalı bir söylemi vardı.Öyleyse -ezilmekten kurtulmak için- Roma'ya güvence vermek gerekiyordu.

''Sezar'ın hakkı Sezar'a,Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya'' sözü işte bu koşulların ürünüdür.Buna dayanarak,Hristiyanlığın din-devlet ayrımı içerdiğini söylemeye olanak yoktur..Nitekim kendisi güçlenip de Roma zayıflayınca,Hristiyanlığın da tavrı değişmiştir:

''Ruh bedene üstündür.Öyleyse ruhun iktidarı da bedenin iktidarına üstün olmalıdır!''

Ppa'ların kralları,imparatorları ''aforoz'' ettiğini,edebildiğini bilmiyor muyuz?Afaroz edilenlerin karda kışta Papa'nın şatosuna gidip,ayaklarına kapanıp af dilediklerini ve ancak bu sayede tahtlarını koruyabildiklerini unutabilir miyiz?

* * *
Hristiyanlık üç yönetim biçimi yaşadı.

Dinin devlete egemen olduğu,zamanla engizisyon işkencelerinin devreye girdiği yönetim biçimi..Bizans'taki gibi kralın kiliseye -yani devletin dine- egemen olduğu yönetim biçimi..
Ve üçüncü olarak da laiklik.

Bu yönetim biçimini Anadolu'da biz de yaşadık.

Anadolu Selçukluları'nda ve Osmanlı'nın yükselme döneminde devlet dine egemendi.Sadrazam devlet işlerine,Şeyhülislam da din işlerine bakardı.Padişah kızdığında Şeyhülislam'ın kafasını bile vurdururdu.

Osmanlı hiçbir zaman hırsızın kolunu kesmedi,içki içene ağır ceza vermedi,kocasını aldatan kadını taşlatarak öldürtmedi.Hatta faizi yasaklamadı.Bazı fadişahlar ferman çıkararak,o yılın faiz oranlarını bile ilan ettiler..Ünlü Fatih Kanunnamesi'nin hiçbir yerinde şeriat yoktur.Osmanlı'da ''şeriat hukuku'' değil ''örfi hukuk'' egemendi..

Osmanlı'nın duraklaması ve giderek gerilesi ile durum tersine döndü.Dinci güçler devlete egemen olmaya başladılar.Her ileri atılım,''din elden gidiyor'' çığlıkları ile boğuldu.

Ve Atatürk laikliği getirdi.Anadolu yeniden aydınlığa döndü.

* * *
Kuran bir ahlak kitabıdır,hukuk kitabı değil!

Hukuk hükmü içeren ayet sayısı sadece 55'tir.Ve bunlar da aile hukuku ve kısman de borçlar hukuku ile ilgili hükümlerdir.

Hrisyianlığın tersine,İslam dini merkezi otoritenin bulunmadığı,aşiretlerin,kabilelerin yan yana yaşadığı bir ortamda doğdu.Bu nedenle de Hz.Muhammed bir yandan dinini yaymaya çalışırken bir yandan da devleti kurmak zorunda kaldı.Boşluğu doldurdu.

Şeriatı uygulama savında olan devletlere bakın!Hangisinin yönetimi birbirine benziyor?Hangisinin uygulamaları aynı?Var mıdır Kuran'da Suudi Arabistan'daki gibi,insanlara sokakta namaz kıldıran bir ''din polisi''?

Ve var mıdır,laikliği kabul etmemiş bir İslam ülkesinde,demokrasi ve aydınlık?

Fransız müslümanlarının manevi önderi,Arap kökenli Şeyh Abbas'ın,Avrupa'daki müslümanlar konusunda geniş kapsamlı bir araştırma yapan gazeteci-yazar Sıtkı Uluç'a söyledikleri daha çok taze:

''Türklerin Ata'sı dine karşı savaşmadı,cehalete karşı savaştı!''

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: ---
  • Kilometre: 170000
  • Model Yılı: '04
  • 63 kere teşekkür etti
  • 30 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #152 : Ekim 23, 2009, 22:44:57 »
Son birkaç gündür ülkemizde yaşananları gördükçe dinden de nefret geldi. Teröristler kahramanlar gibi karşılandı. Onlara kızmak gereksiz. Şu 5 vakit namaz kılıp ülkesine devletine kin duyup 80 yıldır yılan gibi çalışıp iktidarı ele geçirenler var ya. onlara kızmak gerek....
2004 Corolla Terra.
1.6 Manuel Benzinli.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Aktif Toyotacı
  • **
  • TO-YO-TA
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: '94
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #153 : Kasım 01, 2009, 17:32:45 »
değerlerimize sahip çıkalım Mustafa Kemale sahip çıkalım

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #154 : Kasım 02, 2009, 22:39:54 »
  Atatürk'ün Soy  Ağacı

  Cumhuriyetimizin Kurucusu Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Şeceresi
Sultan Murat Hüdavengidar zamanında başlamak üzere, bütün Türk Devleti padişahlık döneminde, Rumeli'yi Balkanlar'ı ve Avrupa'yı Türkleştirmek için soyunda ve sopunda hiçbir karışım olmayan Türk ailelerinden oluşan özel güçleri buralara göndermişlerdir. Bu göçlerin büyük çoğunluğu Oğuz Türkleri, Müslüman Oğuzların Yörük Türkmen boylarından gönderilen aileler teşkil ermektedir.

SOY AĞACI

Müslüman Oğuzların, Tanrıdağı ve Karagöz Yörüklerinden olup, Konya ve Aydın yöresine yerleşmiş bulunan isimler, teker teker yazılı bulunmaktadır. Buradaki, 950 tarih ve 82 numaralı l yazıcı defteri ile 1051 tarih ve 469 numaralı il yazıcı defterinde Anadolu'dan Rumeli'ye geçen Türk boy ve ailelerinin isimleri açıkça yazılı bulunmaktadır. Bunların Müslüman Oğuz Türk'ü Yörük Türkmen boylarından oluşan ailelerinin kimler olduğunu kayıtlarda belirtmektedir. İşte bu kayıtlarda, Ulu Önder Atatürk'ün atalarının, Anadolu'dan Konya ve Aydın yöresinden geldiği yazılmaktadır. Atatürk'ün dedeleri; Anadolu'dan Rumeli'ye gidip, Yunanistan'da Manastır Vilayeti'nin derbei bala sancağına bağlı bulunan

Kocacık Nahiyesine yerleşen ailelerden olan Hafız Ahmet Alüş Efendi derlerdi.Kocacık Nahiyesinin tamamen Türk'tür. Atatürk kocacık Nahiyesine yerleşen ailelerden olan Hafız Ahmet Efendi'nin torunudur. Hafız Ahmet Efendi'nin saçları kırmızı olduğu için adına ;Kırmızı Hafız Efendi; derlerdi. Ulu Önder Atatürk'ün dedesi kırmızı Hafız Efendi kocacık Nahiyesinde ilkokul eğitmenliği yapmakta idi. Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi de bu kocacık nahiyesinde dünyaya geldi.

Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendiye Alüş Efendi derlerdi. Kocacık nahiyesi tamamen Türk'tü. Burada yerleşenlerin çoğu Aydın ve Konya yöresinden gelen Türklerdir. Hatta bu aileler Yörük Türkmenleridir. Bu Yörük Türkmenlerinin Tanrıdağı ve Karagöz olduğu yukarıda adı geçen il yazıcı defterinde kayıtlı bulunmaktadır. Keza yine belgelerde Aktan ve naldöken Yörüklerinde buralarda bulunduğu yazılmaktadır.

Fetihnamelerde, buralardaki Konya Türklerine hudut gazileri ünvanı verildiği yazılmaktadır. Bu Türklere miri, Yörülen Türkmenlerden denilmekteydi. Ulu Önder Atatürk özbe öz Türk olup, Konya ve aydın yörelerinden gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Annesi Zübeyde

Hanımefendi'nin babası aydından Selanik'e gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Annesi Zübeyde Hanımefendi'nin babası Aydınlıdır.


·Bu bilgiler Başbakanlık Eski Müşaviri Şecaattin Zenginoğlu'nun ;Bilgi Çağındaki Türk Gençliğinin Yükselen Sesi-1999; isimli kitabından

alınmıştır.



ATATÜRK'ÜN KENDİSİNİ TANIMLAMASI:



Benim hayatta yegane fahrim (onurum), servetim, Türklükten başka bir şey değildir.

Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir.

Bir İngiliz'in;siz hangi asil ailedensiniz? sorusuna verdiği yanıt:

Anasının ve babasının asilliğiyle iftihar eden Teodoz, İtalya Yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla'ya barış görüşmesinden önce sormuş: 'Siz hangi asil ailedensiniz?' Atilla'da ona cevap vermiş: 'Ben asil bir milletin evladıyım!' işte benim cevabımda size budur!

Türk, Türk olduğu için asildir... çoğumuz, büyük babamızın babasını hatırlamayız.

Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın buluruz.Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım .Millî mevcudiyetimize düşman olanlarla dost olmayalım.

Böylelerine karşı...'Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!'

Diyelim Mensup olduğum Türk milletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır... Atatürk kendisini böyle tanımlıyor. Ben bir Türk'üm diyor ve bundan gurur duyuyorum diyor. Kişi, hissettiği milletten olduğuna göre bu sözler üzerine daha denecek bir şey yoktur. M. Kemal, bir Türk'tür ve koca bir Türk'tür, Türk'ün Atası'dır. Türk milletine, unuttuğu milli kimliğini tekrar kazandıran, ümmetten Türk milletine dönmesini sağlayan bir Türk'tür.

Hiç gerek olmadığı halde, konuya tam açıklık getirmek için, ana ve baba soyunu da irdeleyeceğiz. Kimdir, kimlerdendir ona bakacağız


MUSTAFA KEMAL'İN ANNESİ YÖRÜK TÜRKMEN’ DİR

Zübeyde Hanım'ın soyu Yörük'tür. Fatih döneminde Karamanoğlu Beyliği'nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar'da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir. Konya bölgesinden geldikleri için bunlar, ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve böyle anılmıştır.

Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilir. Zübeyde'nin babası Sofi-zade Seyfullah Ağa, Selanik yakınlarındaki Lankaza'ya göçer ve bir çiftlik sahibi olur. Ve Zübeyde

Hanım 1857'de burada doğar. Annesi, babasının üçüncü eşi Ayşe Hanım'dır

Zübeyde Hanım'ın soyunu birde anlatılanlardan görelim.M. Kemal'in kız kardeşi Makbule

Hanım (1885-1956)Annemden sık sık şunları dinlemişimdir. Bizim esas soyumuz Yörük'tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişi diyor ve atalarından bazılarının da sonradan

tekrar Konya'ya geri döndüğünü de şöyle açıklıyor: Dedem Feyzullah Efendi'nin büyük amcası Konya'ya gitmiş, Mevlevi dergahına girmiş, orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş

olacak.Makbule Hanım Yörüklük için şunları söylüyor Annem her zaman Yörük olmakla

iftihar ederdi. Bir gün Atatürk'e Yörük nedir?diye sordum. Ağabeyim de bana 'Yürüyen Türkler' dedi.Yörük ile Türkmen eş anlamlıdır. Atatürk, soyunu açıklarken bunu da vurgular:

Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenler'dendir.Zübeyde Hanım'ın babasını, kocası Ali Rıza Efendi'yi ve Ali Rıza'nın babası Kızıl Hafız Ahmet Bey'i de tanıyan Selanik doğumlu Aydın Milletvekili Hasan Tahsin San (1865-1951)şu bilgileri verir: Atatürk'ün validesi, Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Fethullah Ağa'nın kızıdır. Selanik'te doğmuştur. Bu aile bundan 130 sene evvel (1800'lü yılların başı oluyor.)

Sarıgöl'den Selanik'e gelmişlerdir. Vodina sancağının batısında Sarıgöl nahiyesinde onaltı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya'nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı hükümetinin sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara

kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kılık-kıyafetlerini değiştirmemişlerdi.

Bir yabancı yazar da Atatürk'ün annesi hakkında edindiği bilgileri şöyle aktarıyor:Mustafa'nın babası Ali Rıza Efendi, anası da Zübeyde Hanım'dı. Zübeyde Hanım... sarışındı; düzgün, beyaz bir teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik'in batısında

Arnavutluk'a doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden

geliyordu. Burası, Türklerin Makedonya'yı ve Teselya'yı almalarından sonra Anadolu'nun

göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarında ilk

göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve hala Toros Dağlarında özgür yaşamlarını sürdüren sarışın Yörükler'in kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı. Mustafa da annesine çekmişti; saçları onun gibi sarı, gözleri onun gibi maviydi.Zübeyde Hanım'ın kendi ifadesi; oğlunun, kızının, kendisini tanıyanların ve de konu üzerinde çalışanların ortak ifadesi; Zübeyde

Hanım'ın Yörük-Türkmen olduğudur. Yani Zübeyde Türk'tür.

Kaynak: (1)Bilgiler Başbakanlık Eski Müşaviri Şecaattin Zenginoğlu'nun ;Bilgi Çağındaki Türk Gençliğinin Yükselen Sesi-1999; isimli kitabından;
98 Corolla 1.6 GLI Special


Düşüncelerle karşılaşınca,zayıflar korkar,aptallar karşı gelir,akıllılar karar verir,ustalar da yönetir.
''Mme Jeanne Roland''

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Efsane Toyotacı
  • *****
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: 0+
  • 2 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #155 : Kasım 02, 2009, 23:01:31 »
Kızcağız diyorki; ATATÜRK savaşı laik cumhuriyet için yapmadı. Kurtuluş savaşına kısmen liderlik etmiş olması, sarayı ve saltanatı kurtaracağı içindi. Halk eğer laik bir cumhuriyet kurulacağını bilseydi kimse onun arkasından savaşmazdı....................................................

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #156 : Kasım 03, 2009, 08:04:57 »
  Kurtuluş Savaşına kısmen liderlik mi, Saltanat mı, Osmanlı'da Halk mı? Pardon, farklı ülkelerden bahsediliyor galiba.
 Benim bildiğim Anadolu ve Trakya'daki halkın düşman işgaline karşı yaptığı İstiklal ve Bağımsızlık savaşı Kurtuluş Savaşı idi ve onun yegane lideri de Mustafa Kemal ATATÜRK idi.
 Osmanlı ecdadının kurduğu İmparatorluğu karış karış satan, arkada cahil, ilimsiz, fakir kalmış halkı gözünü kırpmadan feda eden Saltanat ve onun yardakçıları idi.
 Tüm dünya o döenmde çoktan Millet kavramını benimsemiş ve tüm politikaları o yönde giderken ''Ne mutlu Türküm'' ile millet ve bağlı olduğu soy kavramını toplumuna aşılamak çok ilginç ve manidar şekilde hor görülmeye çalışılmıştır. Demek hala bazı isimlerden korkan güya medeniyetler mevcut.
 En başta İslamiyet Laik bir dindir ve devletin Laik olması kadar da doğal birşey olamaz. Onun yerine asıl konu insanların, yöneticilerin reklam yaparak, bağıra bağıra ben müslümanım derken İslamiyetin asıl gerçeklerini her nedense (kamu malını yememe, zor kullanmama, adil olma, barışa yönelik iş yapma...) göz ardı etmeleri ya da bi haber olmaları ne ilginçtir. !!!

 Osmanlı'da halk bırakın Laikliği, Cumhuriyeti, Müslüman Halk İslamiyeti bile bilmiyordu çünkü okuma yazması bile yoktu. Bakınız; I. Dünya Savaşı: Müslüman arapların, Müslüman Türklere karşı savaşması. !!!
 Osmanlıyı ise ilk 300 senesi ile son 300 senesini ayrı olarak inceleyerek bir yerlere gelinebilir.
 Bu konularda ise herkes öncelikle fikri hür, vicdanı hür bir şekilde, NUTUK ve ardından Şu Çılgın Türkleri en az bir kez tamamlamalıdır.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Hiperaktif Toyotacı
  • ***
  • Araç: Corolla
  • Kan Grubu: A+
  • 3 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #157 : Kasım 03, 2009, 11:08:56 »
ATATÜRK’ÜN OTUZ ÖZELLİĞİ

1.”ATA” LAFINI SEVMEZDI
“Atatürk” hitabını ilk kez donemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak
almıştı.Kendisine” Ata” diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2.EN SEVDIGI YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayati boyunca en
sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi
ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

3.EN BUYUK HAYALI DUNYA TURUNA CIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki
çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

4.BASUCU KITABI “CALIKUSU” YDU.
Binlerce kitabi vardı.Ama bunların arasında bir tanesini hayati boyunca
hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin’in unlu
Çalıkuşu” romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar,
birkaç sayfa okurdu.

5.KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. “Fox” adını verdiği köpeği,
Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki
bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin
Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

6.TAM BIR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Muzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Bati
müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7.GOMLEKLERININ TUMU BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel
olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasına onculuk edebilmek
için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.

8.DOLABINDA LACIVERTE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi.Lacivert takım giymeyi
sevmezdi.

9.OLCULERI
Boyu 1.74 idi.Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının
ilerlemeye başlamasıyla 46′ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı
giyerdi.

10.RUMELI SIVESI
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle
telaffuz ederdi.

11.HAZIN BIR HIKAYE
Hayatında bir donem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden
sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanım`in mezarının
nerede olduğu bilinmiyor.

12.CUMHURBASKANLIGINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak
geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği
halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

13.PAPA`NIN TEMSILCISINE ELBISE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa
çıkmaları yasaklanınca, Monsenyor Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı
eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14.KENDISI TIRAS OLMAZDI.
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi.Yataktan kalkar kalkmaz
odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini
sigarasını içerdi.Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15.DUZEN TAKINTISI VARDI
Evinde ,çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları
düzeltmeden rahat edemezdi.

16.HOSGORULU LIDER
Koylunun birinin gazete kağıdına sardığı tutunu içmeye çalışırken eli
yanmış,”Alin bunu kendi içsin” diyerek Atatürk`e
küfretmişti.Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra “Onu
mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin” dedi.

17.SIGARA PAZARLIGI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç
paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk “sekiz” demişti. Doktor bunu günde bir
pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:”Ben
zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım”.

18.”BU NASIL HALKCILIK?”
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti.Kondüktörün milletvekillerinden
bilet parası almamasına şaşırmış nedenini
sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey
sinirlenmiş, “Ne de güzel halkçılık ama” demişti.

19.”LAIKLIK ADAM OLMAKTIR!”
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya
geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini
kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: “Adam olmak
demektir hocam,adam olmak!”

20.KURBANLARI BAGISLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle
durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.

21.YABANCI DILE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca’yı sonraki yıllarda geliştirdi.
Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya
Fransızca sözcükler de eklerdi.

22.FASULYESINE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı.Oyun sonunda
kazandıklarını iade ederdi.

23.KAN GORMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği
savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

24.KULAKLARI DUYAN TEK KISI.
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının duyuyor
olmasına şaşırmış anılarında bunu esprili bir dille anlatmıştı: “T.C`de bir
tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar”.

25.BIR RICASI BAS ACTIRDI
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, “Hafız Hanim
benim hatırım için başındaki örtüyü açar mısın?” diye sormuştu. Kadın bas
örtüsünü açarak , Atatürk`un önünde eğildi ve ellerini öptü.

26.BILARDO VE YUZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner , yüzmeye gider ve bilardo
oynardı.

27.EN BASARILI DERS.
Eğitim hayati boyunca en basarili dersi matematikti. Pozitif bilimlere
ilgisi hayati boyunca surdu.

28.YAGCILARA GECIT YOK
Yağcılara çok kızardı Bir aksam sofrasıda kendisine gereksiz şekilde iltifat
eden Abdulhak Hamit`e müdahale etti.

29.SON YILBASI GECESI
1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rustu
Aras ile bas basa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana
hediye etmişti.

30.KOSKTEKI GUVERCINLIK
Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği
güvercinliği vardı.
98 Corolla 1.6 GLI Special


Düşüncelerle karşılaşınca,zayıflar korkar,aptallar karşı gelir,akıllılar karar verir,ustalar da yönetir.
''Mme Jeanne Roland''

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Site Yöneticisi
  • ******
  • Deus ex machina
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 2890 kere teşekkür etti
  • 3252 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #158 : Kasım 03, 2009, 17:22:38 »
  :alkis:
  Atatürk'ümüzü gerçekten tanımak ve tanıtmak lazım.

Çevrimdışı (Gizli Üye)

  • Eski Toprak Toyotacı
  • *****
  • Site Başçavuşu
  • Araç: Başka Marka
  • Kan Grubu: A+
  • Model Yılı: -
  • 51 kere teşekkür edildi
Ynt: Atatürk Köşesi...
« Yanıtla #159 : Kasım 03, 2009, 23:27:45 »
Neyzen Tevfik'i bu güzel dizeleriyle bir kez daha anıyoruz...

Ne ararsın tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa neden türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne,
Yoksa sana bir zararım, içerim.
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem, sarhoşken de geçerim.

Esir iken mümkünmüdür ibadet.
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma,
Atatürk’e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın amma,
Baban kimdi bilmezdin şerefsiz